Son günlerde Türkiye'yi sarsan bir cinayet davası daha aydınlanmaya başladı. Duygu'nun yaşamını sonlandıran katil, sorgulama sırasında yaptığı açıklamalarla birçok soruyu yanıtladı. Olayın üstünden geçen süre zarfında, katilin itirafları, zanlının insan psikolojisini ne denli etkileyebileceğine dair önemli ipuçları sundu. Adalet Bakanlığı, cinayetin niteliği ve katilin eylemlerinin ağırlığı göz önünde bulundurularak, ağırlaştırılmış müebbet hapsi talep etti.
Duygu, yaşadığı trajik olay sonucunda hayatını kaybettiğinde, tüm Türkiye bu cinayetle sarsıldı. 25 yaşındaki genç kadın, 10 Ekim 2023 tarihinde, İstanbul'da bir parkta cansız bedenleri bulununca, güvenlik güçleri hemen soruşturma başlattı. Olayın detayları oldukça şaşırtıcıydı. Katil zanlısı Okan, Duygu ile daha önce bir arkadaşlık ilişkisi yaşamıştı ve Duygu'nun cinayeti öncesinde yaşadığı sorunlar onları karşı karşıya getirdi. Okan'ın ilk başta suçu reddetmesi, ilerleyen saatlerde yapılan sorgulamalarda zayıflamaya başladı. İşlemediği bir cinayetle yargılanması fikri, katilin psikolojik durumu üzerindeki etkilerini de gözler önüne serdi.
Sorgulama sırasında, katil Okan, cinayeti nasıl gerçekleştirdiğine dair kan donduran detaylar paylaştı. Duygu'yu nasıl takip ettiğini ve onunla ilgili tüm hareketlerini nasıl planladığını anlatırken, bu kabus dolu anların büyüsünün de üstüne düştü. “Duygu’ya olan hislerim karışık hale geldi. Onu sevdiğimi düşündüm ama daha sonra kıskançlık içinde bunalttım.” şeklindeki itirafları, Okan’ın ruh halinin karmaşıklığını gösteriyordu. Duygu’nun Okan’a olan ilgisini kaybetmesine neden olan durumlar, genç kadının katilinin ruhsal yapısını daha da karamsar bir hale getirmişti. “Kaybettim, kaybetmemeliydim.” diyerek arzu ve kayıplarını yansıtan duygusal bir yumru oluşturuyordu.
Duygu'nun ailesi ve sevenleri, katilin her türlü cezaya çarptırılmasını talep ediyor. Adaletin yerini bulması için yapılan çağrıların yanı sıra, davanın seyri hakkında belirsizlikler de mevcut. Savcılık, başta katilin itirafları olmak üzere tüm delilleri değerlendirerek, ağırlaştırılmış müebbet hapsiyle sonuçlanacak bir süreç başlattı. Olayın tüm detaylarının kamuoyuna yansıması, pek çok kişi için adalet arayışını artırdı. Yaşanan bu olay, Türkiye'de kadın cinayetleriyle mücadele konusundaki hassasiyeti bir kez daha gündeme taşıdı. Ülkemizde kadınlara yönelik şiddet ve cinayetler, artık sosyal bir problem olarak ele alınıyor ve bu konudaki farkındalık artırılmaya çalışılıyor. Adalet Bakanlığı’nın olaya müdahil olması, mahkeme sürecinde adaletin sağlanacağının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Duygu’nun ailesinin, kaybettikleri kızları için adalet arayışları devam ederken, ülkenin her tarafından destek mesajları gelmeye devam ediyor. Sosyal medyada #AdaletİçinDuygu etiketiyle başlatılan kampanyalar, toplumda bir farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Duygu’nun hikayesinin ardından, benzer olayların bir daha yaşanmaması temennisiyle yürütülen bu süreç, tüm gözlerin adalet mekanizmasına çevrilmesine neden oldu. Daha önce yaşanan benzer kadın cinayetlerinin izlerini silmek için, bu tür davalarda özel bir hassasiyet gösterilmesi gerektiği ifade ediliyor. Üzücü olayların bir daha yaşanmasını önlemek için toplumsal bir bilinç oluşturmaya yönelik yürütülen çalışmalar, dışarıda pek çok insanın dikkatini çekmiştir.
Şimdi, Duygu’nun davayı takip eden halka ve medyaya düşen görev ise, bu durumu daha fazla göz önünde tutmak, katilin gerçek yüzünü ve cinayetin arka planındaki karanlık motivasyonları açığa çıkararak, toplumda daha fazla farkındalığı sağlamaktır. Duygu’nun hikayesinin yıldızları, maalesef bir hayal bile olamayacağına dair bir hatırlatmadır ve adalet yerini buluncaya dek, bu mücadele sürmelidir.