Diyarbakır, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir şehir. Bu tarihi dokuların içinde yer alan Saint George Kilisesi, Müslüman ve Hristiyan topluluklarının buluşma noktası olmuş önemli bir yapıdır. Fakat, bu yapı hakkında bazı yanlış bilgilendirmeler ve şehir efsaneleri de mevcuttu. Son dönemde ortaya çıkan bir kitabe, bu efsaneleri çürütmekte büyük bir rol oynadı ve kilisenin hamam olarak kullanılmadığını kesin bir dille ispatladı.
Saint George Kilisesi, yaklaşık 300 yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahiptir. İlk inşa edildiği dönemlerde Diyarbakır'ın en önemli Hristiyan ibadet merkezlerinden biri olarak biliniyordu. Kilisenin mimarisi, Roma dönemine ait eserlerde sıkça görülen unsurları taşıyor. İç mekanındaki freskler ve oymalar, Hristiyan sanatının önemli örneklerini barındırmakta. Ancak, bu güzel yapıya dair bazı yanlış anlamalar da zamanla yayılmıştır. Bunlardan biri, kilisenin geçmişte bir hamam olarak kullanıldığı iddialarıydı. Uzun yıllar boyunca bu iddialar tartışmalara neden oldu. Ancak şimdi, ortaya çıkan yeni bir kitabe, bu yanlış bilgiyi büyük bir netlikle çürütüyor.
Son günlerde yapılan restorasyon çalışmaları sırasında, kilisenin duvarında oldukça eski bir kitabe bulundu. Arkeologlar tarafından yapılan araştırmalar sonucunda, bu kitabenin tarihi değeri oldukça yüksek olduğu tespit edildi. Kitabede yer alan ifadeler, Saint George Kilisesi'nin sadece bir ibadet yeri olduğunu ve hiçbir zaman bir hamam olarak kullanılmadığını açıkça belirtiyor. Bu önemli bulgu, Diyarbakır’ın tarihi dokusuna dair yapılan birçok yanlış anlamayı ortadan kaldırdı. Kitabenin içeriği, hem yerel hem de uluslararası birçok tarihçi ve arkeolog tarafından ilgiyle incelendi. Kilisenin orijinal işlevi hakkında yeni bilgiler sağlayarak, tarihi mirasın korunması adına atılan önemli bir adım olduğu vurgulandı.
Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel zenginliği aynı zamanda bu tür araştırmalarla daha da derinleşiyor. Kitabenin bulunması, hem yerel halkın hem de dünya genelindeki araştırmacıların dikkatini Diyarbakır’a çekmeyi başardı. Bunun yanı sıra, kilisenin geçmişine olan merak da artmaya başladı ve bu durum, bölge turizmi açısından da olumlu bir etki yaratabilir.
Sonuç olarak, Saint George Kilisesi’nin hikayesi sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde; kültürel ve tarihi bir mirasın parçası olarak önem taşımaktadır. Hamam iddialarının tamamen yanlış olduğunu kanıtlayan bu kitabe, Diyarbakır'ın tarih bilincini pekiştiriyor ve kentteki kültürel varlıkların korunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu gibi bulgular, geçmişten bugüne ulaşan tarihi dokuyu anlamak, korumak ve gelecek nesillere aktarmak adına hayati bir öneme sahip. Saint George Kilisesi'nde meydana gelen bu önemli keşif, Diyarbakır'ın tarihi mirasına sahip çıkılması gerektiğinin altını çiziyor.